Botoks ve Mezoterapinin Ötesi: Cilt Gençleştirmede Çığır Açan 5 Yeni Teknoloji

Botoks ve Mezoterapinin Ötesi: Cilt Gençleştirmede Çığır Açan 5 Yeni Teknoloji

Küresel Estetik Trendleri: Popüler Cilt Uygulamaları

Küresel Estetik Trendleri: Botoks ve Mezoterapinin Ötesinde En Popüler 5 Cilt Uygulaması

Cerrahi olmayan estetik uygulamalar, teknolojik gelişmelerle birlikte cilt sağlığını temelden iyileştiren, doğal görünümlü sonuçlar sunan yenilikçi yöntemlere doğru evriliyor. Bu rehber, en popüler 5 modern cilt gençleştirme uygulamasını inceliyor.

Giriş

Cerrahi olmayan estetik uygulamalar alanı, son yıllarda dikkate değer bir evrim geçirmiştir. Geleneksel olarak kırışıklıkların giderilmesi için Botulinum toksini (Botoks) enjeksiyonları ve cildin nemlendirilmesi veya vitamin takviyesi için mezoterapi gibi yöntemler popülerliğini korurken, teknolojik gelişmeler ve tüketici talepleri daha sofistike ve bütünsel yaklaşımların önünü açmıştır. Günümüzde hastalar, yalnızca belirli bir sorunu maskelemek yerine, cilt sağlığını temelden iyileştiren, doğal görünümlü sonuçlar sunan ve minimum iyileşme süresi gerektiren tedavilere giderek daha fazla yönelmektedir.1 Bu eğilim, kolajen ve elastin üretimini uyarmayı, cilt sıkılığını artırmayı ve doku kalitesini iyileştirmeyi hedefleyen yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesini teşvik etmiştir. Bu rapor, küresel estetik pazarında Botoks ve mezoterapinin ötesine geçen, en güncel ve popüler beş cerrahi olmayan cilt gençleştirme yöntemini mekanizmaları, faydaları, uygulama alanları ve sınırlılıkları ile birlikte detaylı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır.

I. İleri Düzey RF Mikroiğneleme

Radyofrekans (RF) mikroiğneleme, son yıllarda cilt gençleştirme ve sıkılaştırma alanında en popüler ve etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu teknoloji, iki kanıtlanmış yöntemin sinerjistik etkilerini birleştirir: mikroiğneleme ve radyofrekans enerjisi.1

Mekanizma

İşlem sırasında, çok ince iğneler cildin kontrollü bir derinliğine nüfuz ederek mikro kanallar oluşturur. Bu mikro yaralanmalar, vücudun doğal yara iyileşme mekanizmasını tetikleyerek yeni kolajen ve elastin üretimini uyarır.1 Eş zamanlı olarak, iğnelerin uçlarından iletilen RF enerjisi, dermis tabakasını kontrollü bir şekilde ısıtır. Bu termal etki, mevcut kolajen liflerinin sıkılaşmasını sağlar ve fibroblastları daha fazla kolajen ve elastin üretmeye teşvik eder.6 RF enerjisinin derin katmanlara iletilmesi, yüzeyel cilde zarar vermeden daha derinlemesine bir sıkılaşma ve yeniden yapılanma sağlar.6

Faydaları ve Uygulama Alanları

RF mikroiğneleme, geniş bir endikasyon yelpazesine sahiptir. İnce çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltır, cilt sıkılığını ve elastikiyetini artırır, cilt dokusunu pürüzsüzleştirir ve genel cilt tonunu iyileştirir.1 Akne skarları, cerrahi yara izleri ve çatlakların tedavisinde oldukça etkilidir.1 Ayrıca genişlemiş gözeneklerin küçülmesine ve ciltteki düzensizliklerin giderilmesine yardımcı olur.1 Bu yöntem, yüz, boyun, dekolte bölgesi gibi alanların yanı sıra karın, kol ve bacak gibi vücut bölgelerindeki cilt sarkmalarının ve doku gevşekliğinin tedavisinde de başarıyla kullanılmaktadır.11 Bazı RF mikroiğneleme sistemleri, inatçı yağ birikimlerini azaltma özelliğine de sahiptir.7

Popüler Cihazlar

Piyasada Morpheus86, EXION7, Embrace RF (FaceTite ve Morpheus8 kombinasyonu)7, Fractora15, Profound RF8 ve QuantumRF10, 14 gibi çeşitli RF mikroiğneleme cihazları bulunmaktadır. Secret PRO gibi bazı platformlar ise RF mikroiğnelemeyi CO2 lazer gibi diğer teknolojilerle birleştirerek daha kapsamlı tedavi seçenekleri sunar.16

Avantajları ve Sınırlılıkları

RF mikroiğneleme, cerrahi yöntemlere kıyasla minimal invaziv bir işlemdir ve genellikle daha az iyileşme süresi gerektirir.1 Tedavi sonrası sosyal hayata dönüş genellikle hızlıdır.1 Yüz ve vücudun farklı bölgelerine uygulanabilmesi çok yönlülüğünü artırır.11 Ancak, optimum sonuçlar için genellikle birden fazla seans (tipik olarak 2 ila 6 seans) gereklidir.8 Tedavi sonrası geçici kızarıklık, şişlik veya hafif morarma görülebilir.8 İşlem sırasında hissedilen rahatsızlık seviyesi kişiden kişiye değişmekle birlikte, genellikle tolere edilebilir düzeydedir ve topikal anestezik kremlerle veya diğer ağrı yönetimi teknikleriyle kontrol altına alınabilir.8 Sonuçlar hemen görülmez, kolajen üretiminin artmasıyla birlikte zamanla (genellikle birkaç hafta ila birkaç ay içinde) kademeli olarak ortaya çıkar.17

II. Biyostimülatör Dolgular

Geleneksel hyaluronik asit (HA) bazlı dolguların aksine, biyostimülatör dolgular estetik tıpta farklı bir felsefeyi temsil eder. Bu enjekte edilebilir maddeler, yalnızca anında hacim kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda vücudun kendi kolajen ve elastin üretim mekanizmalarını uzun süreli olarak uyararak etki gösterir.2 Bu yaklaşım, özellikle "aşırı dolgun" görünümden kaçınan ve daha doğal, kademeli bir iyileşme arayan hastalar için caziptir.2

Mekanizma

Biyostimülatörler, enjekte edildikleri bölgede kontrollü bir inflamatuar yanıtı tetikler. Bu yanıt, fibroblast adı verilen hücreleri aktive ederek yeni kolajen ve elastin liflerinin sentezlenmesini sağlar.2 Zamanla, enjekte edilen materyal vücut tarafından emilirken, yeni oluşan kolajen ağı cilde yapısal destek, sıkılık ve hacim kazandırır. Bu süreç, cildin kalitesini içten dışa doğru iyileştirir.

Örnekler

Bu kategorideki en bilinen ürünler arasında Poli-L-Laktik Asit (PLLA) bazlı Sculptra2 ve Kalsiyum Hidroksiapatit (CaHA) bazlı Radiesse2 bulunur. Radiesse, hem anında hafif bir hacim etkisi sağlar hem de uzun vadeli kolajen stimülasyonu yapar.2 HArmonyCa gibi bazı yeni ürünler ise CaHA ve HA'yı birleştirerek hem anlık dolgunluk hem de biyostimülasyon sunmayı hedefler.2

Faydaları ve Uygulama Alanları

Biyostimülatörlerin en önemli avantajı, kolajen üretimini uyararak elde edilen uzun ömürlü ve doğal görünümlü sonuçlardır.2 Cilt sıkılığını artırır, doku kalitesini iyileştirir ve yaşla birlikte kaybedilen hacmi kademeli olarak geri kazandırırlar.2 Yüzdeki hacim kaybını (özellikle yanaklar, şakaklar), çene hattı belirginleştirmeyi, derin kırışıklıkları ve el gençleştirmeyi tedavi etmek için kullanılırlar.2 Bu dolgular, yüzün yapısal yaşlanmasını ele alarak daha bütünsel bir gençleşme sağlarlar.

Felsefi Değişim

Biyostimülatörlerin yükselişi, estetik tıpta rejeneratif (yenileyici) yaklaşımlara ve "yavaş yaşlanma" (slow ageing) konseptine doğru bir kaymayı yansıtmaktadır.2 Amaç, geçici düzeltmeler yerine vücudun kendi yenilenme kapasitesini kullanarak uzun vadeli cilt sağlığı ve gençliği sağlamaktır.

Sınırlılıkları

Biyostimülatörlerin sonuçları anlık değildir; kolajen üretiminin uyarılması zaman aldığından, gözle görülür iyileşme genellikle birkaç ay içinde kademeli olarak ortaya çıkar.2 Optimum sonuçlar için genellikle aralıklı olarak planlanmış birden fazla tedavi seansı gerekebilir. Uygulama, doğal ve dengeli sonuçlar elde etmek için deneyimli bir enjektör tarafından yapılmalıdır, çünkü yanlış yerleştirme veya dozlama istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

III. Yeni Nesil Lazer ve Işık Terapileri

Lazer ve ışık bazlı sistemler, cerrahi olmayan cilt gençleştirme ve tedavi alanında temel taşlarından biridir ve teknolojik gelişmelerle sürekli olarak etkinlikleri ve uygulama alanları genişlemektedir.1 Bu sistemler, belirli dalga boylarındaki ışık enerjisini kullanarak cildin farklı katmanlarını veya hedeflenen kromoforları (renk taşıyan moleküller) etkileyerek çeşitli estetik sorunları gidermeyi amaçlar.1

Teknoloji Türleri

  • Fraksiyonel Lazerler: Bu lazerler, cildi mikroskobik sütunlar halinde tedavi ederek arada sağlam doku adacıkları bırakır. Bu, iyileşmeyi hızlandırır ve yan etki riskini azaltır.1
    • Ablatif Fraksiyonel Lazerler (Örn: CO2, Erbium): Cildin yüzey katmanlarını buharlaştırarak daha derinlemesine yeniden yapılanma sağlarlar. Derin kırışıklıklar, belirgin yara izleri (akne, cerrahi) ve ileri düzey güneş hasarının tedavisinde etkilidirler.1 CoolPeel13, Fraxel Re:pair14 ve Smartskin+25 gibi cihazlar bu kategoridedir. İyileşme süresi daha uzundur (örn: CO2 için 5-7 gün).17
    • Non-Ablatif Fraksiyonel Lazerler: Cildin yüzeyini soymadan daha derin katmanları ısıtarak kolajen üretimini uyarırlar. Cilt tonu, dokusu, ince çizgiler ve erken yaşlanma belirtileri için daha az iyileşme süresi gerektiren bir seçenektir.10 Moxi lazer10 bu tür bir örnektir.
  • Yoğun Atımlı Işık (IPL) / Geniş Bant Işık (BBL): Belirli bir dalga boyu yerine geniş bir ışık spektrumu kullanır. Bu ışık, ciltteki melanin (kahverengi lekeler, güneş hasarı) ve hemoglobin (kızarıklık, kılcal damarlar) tarafından emilerek bu hedefleri yok eder.1 Cilt tonunu eşitlemek ve pigmentasyon sorunlarını gidermek için yaygın olarak kullanılır. BBL Photofacial10 popüler bir uygulamadır.
  • Pikosaniye Lazerler (Örn: PicoSure): Enerjiyi nanosaniye yerine pikosaniye gibi ultra kısa sürelerde iletirler. Bu, termal etkiden ziyade fotoakustik bir etki (basınç dalgaları) yaratarak pigmentleri parçalar ve kolajen/elastin üretimini uyarır.1 İnatçı pigmentasyon, dövme silme ve cilt dokusunu iyileştirmede etkilidir.1
  • Kombine Platformlar: Bazı sistemler, daha kapsamlı sonuçlar elde etmek için farklı teknolojileri bir araya getirir. Örneğin, ICON platformu IPL ve fraksiyonel lazeri birleştirirken1, Secret PRO RF mikroiğnelemeyi CO2 lazerle birleştirir.16 Tri-Zone Laser Lift gibi yaklaşımlar ise birden fazla lazer, ışık ve RF modalitesini kişiselleştirilmiş bir tedavi planında kullanır.14

Faydaları ve Sınırlılıkları

Lazer ve ışık tedavilerinin en büyük avantajı çok yönlülüğüdür; farklı cihazlar ve ayarlar kullanılarak çok çeşitli cilt sorunları (pigmentasyon, damarlar, kırışıklıklar, yara izleri, doku bozuklukları, gevşeklik) hedeflenebilir.1 Tedaviler, hastanın ihtiyacına ve cilt tipine göre özelleştirilebilir.1 Ancak, iyileşme süresi kullanılan teknolojiye bağlı olarak büyük ölçüde değişir; non-ablative lazerler ve IPL/BBL genellikle minimal iyileşme süresi gerektirirken6, ablatif fraksiyonel lazerler daha uzun bir iyileşme süreci (bir haftaya kadar) gerektirebilir.17 Özellikle IPL gibi ışık bazlı tedaviler, koyu ten tiplerinde veya bronzlaşmış ciltte hiperpigmentasyon (lekelenme) riski taşıyabilir.8 Optimum sonuçlar için genellikle birden fazla seans planlanır.17 Bu tedavilerin güvenli ve etkili bir şekilde uygulanması için deneyimli bir uzman tarafından yapılması kritik öneme sahiptir.

IV. Odaklanmış Ultrason (HIFU/MFU-V)

Odaklanmış ultrason teknolojisi, cerrahi olmayan cilt sıkılaştırma ve lifting alanında önemli bir yer tutmaktadır. Bu yöntem, yüksek yoğunluklu ses dalgalarını kullanarak cildin derin katmanlarına, hatta cerrahi yüz germe işlemlerinde hedeflenen SMAS (Superficial Musculoaponeurotic System) tabakasına kadar enerji iletir.6

Mekanizma

Cihaz, ultrason enerjisini cildin yüzeyinden geçirerek belirli derinliklerdeki (örneğin 1.5mm, 3.0mm, 4.5mm) odak noktalarında yoğunlaştırır.8 Bu odak noktalarında sıcaklık hızla artarak termal koagülasyon noktaları (ısı hasarı bölgeleri) oluşturur. Bu kontrollü hasar, vücudun doğal yara iyileşme yanıtını tetikler ve bu süreçte yoğun bir şekilde yeni ve daha organize kolajen üretimi başlar.8 Zamanla, artan kolajen cildin sıkılaşmasına, gerginleşmesine ve yukarı doğru kalkmasına (lifting) neden olur. Ultherapy gibi Mikro Odaklı Görüntülemeli Ultrason (MFU-V) sistemleri, uygulayıcının tedavi sırasında cildin katmanlarını gerçek zamanlı olarak görmesini sağlayarak enerjinin en faydalı olacağı derinliğe hassas bir şekilde iletilmesine olanak tanır.15

Örnekler

Bu teknolojiyi kullanan en bilinen cihaz Ultherapy'dir.8 Sofwave18 gibi diğer cihazlar da benzer ultrason teknolojisini (farklı bir ışın dağılımı ile) kullanır. Genel olarak Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason (HIFU) cihazları da bu kategoride değerlendirilir.5

Faydaları ve Uygulama Alanları

Odaklanmış ultrason, özellikle kaş kaldırma, çene hattı belirginleştirme, gıdı bölgesindeki sarkmayı azaltma, boyun ve dekolte bölgesindeki çizgileri ve gevşekliği giderme amacıyla FDA onayı almıştır.8 Cerrahi bir kesi veya anestezi gerektirmeden cildin temel destek katmanlarını hedefleyebilmesi önemli bir avantajdır.18 Genellikle tek bir seans yeterli olmaktadır ve sonuçlar uzun ömürlüdür (bir yıl veya daha fazla sürebilir).8 Ultherapy'nin gerçek zamanlı görüntüleme özelliği, tedavinin güvenliğini ve etkinliğini artırır.27 Bu teknoloji, cerrahi olmayan cilt sıkılaştırma için "Altın Standart" olarak kabul edilmektedir.27

Sınırlılıkları

Sonuçlar anında görülmez; kolajen yeniden yapılanması zaman aldığından, belirgin sıkılaşma ve lifting etkisi genellikle tedaviden sonraki 2 ila 6 ay içinde kademeli olarak ortaya çıkar.8 Tedavi sırasında, enerji iletilirken hastalar geçici bir rahatsızlık veya ağrı hissedebilirler; ancak bu durum ağrı kesiciler veya Pro-Nox (nitröz oksit ve oksijen karışımı) gibi yöntemlerle yönetilebilir.8 Elde edilen lifting etkisi, cerrahi bir yüz germe işlemine kıyasla daha mütevazıdır.17 Bu nedenle, ileri derecede cilt sarkması olan hastalar için uygun bir seçenek olmayabilir.

V. Senkronize RF + HIFES

Estetik teknolojideki en yeni gelişmelerden biri, hem cildi hem de altta yatan yüz kaslarını aynı anda hedefleyen sistemlerdir. Bu yenilikçi yaklaşım, radyofrekans (RF) enerjisi ile Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Elektromanyetik (HIFES) teknolojisini senkronize bir şekilde kullanır.7

Mekanizma

İşlem sırasında, aplikatörler aracılığıyla cilde iki tür enerji eş zamanlı olarak iletilir:

  • Senkronize RF: Cildin dermis tabakasını ısıtarak kolajen ve elastin liflerinin üretimini tetikler. Bu, cildin sıkılaşmasına, pürüzsüzleşmesine ve kalitesinin artmasına yardımcı olur.7
  • HIFES: Yüzdeki belirli kas gruplarını hedef alarak supramaksimal kasılmalara neden olur. Bu yoğun kas aktivitesi, kas liflerinin yoğunluğunu ve kalitesini artırarak yüzün destekleyici yapısını güçlendirir ve doğal bir lifting etkisi yaratır.7

Örnek

Bu teknolojiyi kullanan öncü cihaz EMFACE'dir.7

Faydaları ve Uygulama Alanları

Bu teknolojinin en belirgin avantajı, yüz yaşlanmasının iki temel bileşenini – cilt kalitesinin bozulması ve altta yatan kas desteğinin zayıflaması – aynı anda ele almasıdır.7 Cerrahi olmayan bir yüz germe alternatifi olarak konumlandırılır.7 Kırışıklıkları azaltır, cildi sıkılaştırır, yüz konturlarını (örneğin kaşlar, yanaklar) kaldırır ve genel olarak daha genç ve dinlenmiş bir görünüm sağlar.7 Tedavi tamamen non-invazivdir ve herhangi bir iyileşme süresi gerektirmez; hastalar işlemden hemen sonra günlük aktivitelerine dönebilirler.7 Sonuçlar doğal görünümlüdür ve tedavi seansları genellikle kısadır (yaklaşık 20-30 dakika).7 EMFACE, bu endikasyonlar için FDA onayı almıştır.7

Sınırlılıkları

Diğer bazı teknolojilere kıyasla daha yeni bir yöntemdir. Genellikle optimum sonuçlar için belirli aralıklarla (örneğin haftada bir) planlanmış birden fazla seansa (tipik olarak 4 seans) ihtiyaç duyulur. Sonuçlar, hem kolajen üretiminin artması hem de kasların yeniden şekillenmesi zaman aldığından, kademeli olarak ortaya çıkar.7 Uygulama alanı şu an için öncelikli olarak yüz gençleştirme ile sınırlıdır.

Karşılaştırmalı Genel Bakış
Özellik RF Mikroiğneleme Biyostimülatör Dolgular Lazer/Işık Terapileri Odaklanmış Ultrason (HIFU/MFU-V) Senkronize RF + HIFES (EMFACE)
Teknoloji Mikroiğneleme + Radyofrekans Enjekte Edilebilir Biyostimülan Maddeler (PLLA, CaHA) Lazer (Fraksiyonel, Piko) veya Işık (IPL/BBL) Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason Senkronize Radyofrekans + HIFES
Hedeflenen Katman/Yapı Dermis (Kolajen, Elastin), Bazen Yağ Dermis/Subdermis (Fibroblastlar, Kolajen) Epidermis/Dermis (Pigment, Damar, Kolajen) Derin Dermis, SMAS (Kolajen) Dermis (Kolajen, Elastin) + Yüz Kasları
Ana Faydalar Sıkılaştırma, Doku İyileştirme, Skar Azaltma Doğal Hacim, Uzun Süreli Kolajen Uyarımı Yeniden Yüzeylendirme, Pigment/Kızarıklık Giderme Cerrahi Olmayan Lifting, Derin Sıkılaştırma Cilt Sıkılaştırma + Kas Tonlama, Lifting
İyileşme Süresi Minimal (Kızarıklık 1-3 gün)1 Minimal (Hafif Şişlik/Morarma olabilir)2 Değişken (Minimal - 1 Hafta)17 Yok veya Minimal8 Yok7
Sonuçların Görülme Süresi Kademeli (Haftalar - Aylar)17 Kademeli (Aylar)2 Kademeli (Haftalar - Aylar)17 Kademeli (2-6 Ay)8 Kademeli (Haftalar - Aylar)7
Tipik Seans Sayısı 2-6 Seans8 2-3 Seans (Başlangıçta) 3-5 Seans (Lazer) / Değişken (IPL)17 Genellikle 1 Seans18 Genellikle 4 Seans7

Not: Seans sayısı ve sonuçların görülme süresi, kullanılan spesifik cihaza, tedavi edilen bölgeye ve bireysel faktörlere göre değişiklik gösterebilir.

Sonuç: Trendlerin Sentezi ve Geleceğe Bakış

İncelenen beş yenilikçi teknoloji – ileri düzey RF mikroiğneleme, biyostimülatör dolgular, yeni nesil lazer ve ışık terapileri, odaklanmış ultrason ve senkronize RF/HIFES sistemleri – cerrahi olmayan estetik alanında Botoks ve mezoterapinin ötesinde önemli bir ilerlemeyi temsil etmektedir. Bu yöntemler, cilt yaşlanmasının farklı yönlerini (gevşeklik, hacim kaybı, doku bozuklukları, pigmentasyon, kas desteği zayıflaması) ele almak için çeşitli mekanizmalar sunmaktadır.

Bu tedavilerin popülaritesinin altında yatan birkaç ana tema bulunmaktadır. Birincisi, hastaların cerrahi müdahalelerden kaçınma ve minimum iyileşme süresi ile etkili sonuçlar elde etme yönündeki güçlü tercihidir.1 İkincisi, "yapılmış" görünümden uzak, doğal ve kişinin kendi özelliklerini koruyan, tazelenmiş bir görünüm arayışıdır.1 Üçüncüsü, neredeyse tüm bu modern tedavilerin temelinde yer alan kolajen ve elastin üretimini uyarma odaklı yaklaşımdır. Dördüncüsü ise, özellikle biyostimülatörler ve rejeneratif tıbbın diğer unsurları (PRP, eksozomlar vb.) ile belirginleşen, vücudun kendi kendini yenileme potansiyelini kullanmaya yönelik artan eğilimdir.2 Ayrıca, optimum sonuçlar için farklı teknolojilerin bir arada kullanıldığı kombinasyon tedavileri1 ve yapay zeka destekli teşhis ve tedavi planlaması ile kişiselleştirmenin3 önemi giderek artmaktadır.

Bu teknolojilerin sunduğu potansiyel heyecan verici olsa da, en iyi sonuçların doğru hasta seçimi, gerçekçi beklentilerin belirlenmesi ve yetkin bir uzman tarafından uygulanan kişiselleştirilmiş bir tedavi planı ile elde edilebileceğini vurgulamak önemlidir. Hastanın cilt yapısı, yaşlanma derecesi, yaşam tarzı ve estetik hedefleri dikkate alınarak en uygun tedavi veya tedavi kombinasyonunun belirlenmesi için kalifiye ve deneyimli bir dermatolog veya plastik cerrah ile kapsamlı bir konsültasyon yapılması şarttır.23

Geleceğe Bakış

Geleceğe bakıldığında, estetik tıp alanındaki inovasyon hızının yavaşlaması beklenmemektedir. Rejeneratif tıp (eksozomlar, kök hücre bazlı terapiler, gelişmiş biyomateryaller)3, yapay zeka ve 3D görüntülemenin teşhis ve tedavi planlamasındaki rolünün artması3, robotik sistemlerin hassasiyeti artırması3 ve daha da kişiselleştirilmiş, hatta önleyici2 estetik bakım stratejilerinin geliştirilmesi muhtemeldir. Bütünsel sağlık ve hormonal dengenin estetik görünüme etkisinin daha fazla anlaşılması22 ve estetik tedavilere başvuran erkek hasta sayısındaki artış22 da devam etmesi beklenen trendler arasındadır. Bu gelişmeler, estetik tedavileri daha güvenli, etkili ve geniş kitleler için erişilebilir kılmaya devam edecektir.